Uzun sessizlik

Ne kadar eğitimli, zeki, varlıklı, elit, düzeyli filan olduğunun hiçbir önemi yok. Ne olduğunu, hayattaki yerinin ne olması gerektiğini bir başkasıyla karşılaştığında yaşadığın cinsel ürperti belirler.

Sen nesin? Ya sahip olansın, ya da sahip olunan.

Ayağına o ince çorabı ilk geçirdiğinde bunun basit bir fantazi olduğunu söylüyordun kendi kendine; halbuki bu kim olduğunu anlamandı.

Giderek giyimin daha ayrıntılı oldu, renk renk ince çoraplar, külotlar, sütyenler... Sonra makyaj, ağda, peruk... Topukluları giyip kendini aynada seyrettiğinde bunun başka bir yere gideceğini anlaman gerekiyordu. Kendini pek akıllı sayıyordun herhalde, kendini bir şey sanıyordun.

Bir noktada bir erkeğin altına yatacağını bilmiyor muydun? Sadece bunu sadece bir fantazi mi sayıyordun?

Kabul et, öyle üniversite mezunu, beyaz yaka filan takılıyordun ama sağda solda gördüğün birçok erkeğin karşısında bir eksiklik, bir azalma hissetmiyor muydun? Gerçek erkeklerin tabi.

Sonunda ne oldu? Son derece alelalde bir adamın karşısında çözülüverdin. Servis şoförü olduğunu söyleyen biri. Güya eğlence olsun diye takıldığın chat odalarından birinde karşına çıktı. Suratını bile görmemiştin daha. Profiline koyduğun resmi görmüş. "Giyiniksen gelip sikeyim seni..." dedi. Hepsi bu kadar. Önce güya itiraz ettin. Tamam da ne diye cevap veriyorsun? Mesleğini şusunu busunu sordun. Sana fotoğraflarını attı cevap olarak. Yapılı ama göbeklice, normal bir adam. Normal bir erkek.

O gece evine geldi. Sen hala kafanda sadece sohbet edeceğiz. Karşısında giyinik oturup eğleneceğim diye düşünüyordun.

Kapıdan içeri girdi. Yapılı, kirli sakallı. Kareli bir gömlek giymiş. İçinde fanila yok. Kot pantolon. Ayakkabılarını dışarıda çıkardı. Sanki eve bir erkeğin girdiğini işaret etmek ister gibi.

Unuttun mu? O ayakkabılarını dışarı çıkardı ama giyinik olmana rağmen kapıda bir dakika daha durup uzandın, ayakkabılarını tutup içeri aldın. Arada tabanlarda yazan numaraya da baktın. 44. İçin ürperdi, bu ürpertiden korktun. Ama çabuk attın telaşını.

İçeride ona birkaç kez, herhangi bir temas istemediğini açıkladın. Sadece giyinmeyi seviyordun. Sadece sohbet edecektiniz. Bir şey demedi. Su istedi, kalkıp önünden yürüdün topuklularınla. Peruk da takmışsın. Makyajın hafif, ama loş ışıkta yeterli. Penye bir elbise giymişsin üstüne. Kısa.

Ama asıl önemlisi ne biliyor musun? Ellerine ve ayaklarına vişne çürüğü oje sürmüşsün. Hem ellerine hem ayaklarına. İçine de beyaz ince bir külot, beyaz jartiyer, beyaz çoraplar... Aklından ne geçiyordu acaba? Gelin olduğun mu?

Ama senin aklından ne geçtiğinin önemi yok. Önemli olan onun aklından geçendi. Sen nasıl olduğunu anlayamadan "Elbiseni çıkar, haydi..." dedi. Sakince söylenmiş bir söz. Hemen itaat ettin. Neden biliyor musun?

İnsanlar eşit doğmamıştır. Kimileri sikmek için doğar. Kimileri de senin gibi, sikilmek için. Elbiseni çıkarttın. Seni sırtüstü yatırdı halıya. Bacaklarına, olmayan memelerine dokundu. Sonra pantolonunu indirdi. Senin de külotunu sıyırdı.

Devamı başka zaman...