zaporn.net
Iranın ambargosu kalkınca

Iranın ambargosu kalkınca

iranın ambargosu kalkınca ticaret olanakları açılmış ve bana da hiç istemememe karşın Tahran yolu görünmüştü. Gideceğimi duyunca eşim Sema resmen yapıştı "Lütfen sevgilim ben de geleyim oraları çok merak ediyorum, hem çarşafla gezmek ne kadar ilginç biliyor musun" gibilerden beynimi sikiyordu. "Geleceksen gel ama oralarda sana göre bir şey yok, ne içki var ne orospuluk peşinde koşabileceğin ortam var" dedim. Demez olaydım....

Sabhın köründe Tahran'a indiğimizde Sema çarşafına bürünmüş, gözlerine kalın sürmeler çekmiş ve yerel kadınlardan farksız bir hale gelmişti bile. Ayakkabılarının payetli olması hoş karşılanır mı acaba diye aklımdan geçerken gümrükten hızlıca geçmiş otele varmıştık bile. Asansör tanımadık kokular ve ter kokuyordu ama oda temizdi, sabah mabah dinlemeden "Hiç çarşaflı karı sikmedim gel bakalım buraya" diyerek Sema'yı kapı eşiğinde domaltıp sikecek kadar uyarmıştı gözündeki sürmeyle ayakkabılarından başka yerini göremiyor olmak. Eteğini kaldırdığımda dehşetle don giyemeiş olduğunu gördüm içine.. Şaşkınlığımı kahkahası izledi "Bilmiyordum sanki otele kadar ancak dayanacağını sapık herif" diyerek kıçını kıvırdı kasıklarımın önünde. Boşalmam tahminimden önce gerçekleşmiş ama onunda çığlığını da duymuştum boşalırken.

Biraz kestirme, kısa bir duş ve toplantıya doğru yola çıkarken sevgili karım uyuyordu.

Tahmin ettiğim gibi toplantı sonuç doğurmadı ve yarın buluşur hallederiz inşallahlarla ayrıldık. Otele getiren sürücü Azeri kökenliydi ve Türkçesi mükemmele yakındı herhalde Istanbulda filan okumuştu. "Akşam gezmeye gider miyiz beyefendi" sorusuna nereye gidilir ki diye yanıt verirken olacakları tahmin etmem olanaksızdı elbette.

Sonuçta Mesut beyin eşimle beni Tahran'ın ünlü bir kebepçısına götürmesinde anlaştık. Sema çarşaflandı arabaya atladık ama arkadan öne eğilip kulağıma "İçim yine boş biliyomusun" demesiyle aklım çıktı. Neden donsuz gezmeye bu kadar meraklıydı bu karı? Bu garip ülkede yapılacak şey miydi bu ve ne gereği vardı diye düşünürken uyarıldığımı farkına verdım ve inşallah tevkif olmadan döneriz memlekete dedim içimden. Kebabçı sıradan kebap lezzetsizdi, çıktık, otele dönecekken Sema "Mesut beyciğim ilginç bir şey yok mu bu şehirde" demez mi. Mesut tüm Azeriler gibi anasının gözü olayı anında çözdü sanıyorum o anı sonradan düşündüğümde, "Olmaz mı hanımefendi" dedi "Sadece malum, bizde alkol yasak ama başka şeyler var dilerseniz onlara bakalım nargile severseniz" "Yaşasın" diye el çırptı Sema acemi kız numarasını yaparak. Ben içimden başımıza gelecekler var dedim ama ne çare...

Nargileci şehrin biraz daha az ışıklı bir bölgesindeydi, Bahçesi yüksek duvarlarla çevrili bir bağ evi, Bizim doğudaki evlerden farkı yok, kapıyı açan adamın saygısına kadar herşey aynı. Sema önümde çarşafın içinde kırıtarak girdik içeri Mesut "Ben arabadayım beyefendi" dedi "Meraklanmayın çocuğa anlattım sizi ağırlayacaklar içeride". Çocuk dediği kapıcı koca adamdı ve gözlerini karımın kırıtan götünden alamıyordu. Neyse kazasız belasız bahçeyi geçip eve girdik ama içerisi dumandan göz gözü görmeyecek durumda... Sözde çocuğa ne bu diye sorunca Türkçe nargile dedi, iyi dedik salona attık kendimizi. Duvar kenarındaki peykeler kilim kaplı, her birinin önünde küçük bir sehpa ve iki tane nargile var. Gelen garson mu diyeyim kahveci mi kimse işte hazırladı ve Acemce birşeyler dedi ama biz anlamayınca da uzun uzun Sema'ya bakıp gülümsedi, garipsemedim değil doğrusu bu kadar saygılı insanların arasından böyle yavşağının çıkmasını ama ses etmedim. İlk nefeste aldım kokusunu iyi kalite Afgan esrarının Sema'da bakıp "Oh yaa" dedi "Özlemişim". "Burada kudurmaya kalkma sakın bak" dedim esrara verdiği tepkiyi bildiğimden. "Rezil oluruz, hem de suç" "Aman be" derken bacaklarını birbirine sürtmesinden başımıza gelecekleri tahmin etmeliydim ama benim de kafam iyi olamaya başlamıştı bile.

O herif ne ara geldi, ne ara bir şey lazım mı dedi, biz hayır derken ne ara bir dansöz çıkıp oynamaya başladı bilmiyorum ama dansözün tamamen kapalı bir kıyafette oynamasından daha garibi oyun bitince gelip aramıza oturuvermesi oldu. yüzündeki peçeyi açıp Acemce birşeyler derken sesinin erkek sesi olmasını esrara bağladım, bana arkasını dönüp Sema'yı yanağından öpmesini de kızkıza muhabbet diye algıladım ama karımın dansöz kıza yumulup dudaklarından öpmesi esrarlı kafama bile garip geldi. Karımın her türlü orospuluğunu bilirim ama biseksüel eğilimini görmedim şimdiye kadar ne iş yahu bu derken iki tane herif o tahta oymalı paravanlardan getirip önümüze koyunca dünyayla ilişkimiz kalmayıverdi sanki küçük bir odadaydık artık. Dansöz yüzünü bana döndüğünde hoş yüzlü bir delikanlıyla karşılaştım. "Merhaba" dedi ve uzanıp dudaklarımda kısaca öptü. Bu sırada eli Sema'nın kucağındaydı ve eşim bundan hiç gocunmuyordu. Delikanlı benim nargilemden derin bir nefes çektikten sonra Semaya uzattı ve onun da çekmesini sağladı, çarşafın altında karımın bacaklarını birbirine sürttüğünü görebiliyordum ama sanki taş olmuştum herşeyi görüyor duyuyor fakat bir eylem alamıyordum.Çarşafının etekleri sıvanmış yeni ağdalanmış amcığı tabak gibi ortaya çıkmış karım ise elinde marpuç esrar çekerken delikanlı memelerini emiyordu. Kıprıdamadan izlemeye devam ederken delikanlı dansöz kıyafetinin altındaki şalvarı sıyırmış taş gibi olmuş kocaman yarağını Semanın ağzına dayamıştı bile. Demin de söylediğim gibi karım esrar ve alkol etkisindeyken sadece seks düşünen bir varlığa dönüşüyor ve dönüşüm çoktan tamamlanmıştı. Dansçı delikanlının insanı korkutacak boyuttaki yarağını emerken eli amındaydı ve çoktan birinci orgazmını yaşamıştı. Ben taş olmuş izliyordum. Hayret, korku, heyecan, uyarılma...

Oğlan yarağını karımın ağzından çıkartıp amına dayadığında elim zorlukla pantolon düğmeme ulaşmıştı. Ben düğmeyi açıp sikimi çıkartana kadar Sema çatır çatır sikiliyor ve bağırması yüksek müzik nedeniyle duyulmuyordu. (Diye umuyordum). Hareketlerim tamamiyle ağırlaşmıştı ama algılamamda hiç bir eksilme yoktu. Adam dansöz ayağıyla aramıza girmiş çatır çatır karımı sikiyordu resmen ama sesim bile çıkmıyordu bırakın yerimden kalkmayı. Sema'nın sayabildiğim kadarıyla dördüncü orgazmından sonra herif karımın üstünden kalktı ve nargilenin marpucunu bana uzattı, çekiyorum ama duman gelmiyor diye ellerimi adamın kıçına dolayıp marpucu kendime doğru çektiğimde boğazıma dayanan şeyin nargile marpucu değil dansözün yarağı olduğunu anladığımda artık sik emmenin kötü bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştım. Adam karımın amından çıkarttığı sikini ağzıma vermişti ve eliyle başıma bastırarak ağzımı sikiyordu. Boşaldığında hepsini yutmuştum ve hala hareket edemiyordum.

Kaç saat, ne kadar zaman geçtiyse ayılır gibi olduğumda dansöz kılığında yanımıza gelen üçüncü delikanlı odacıktan çıkıyordu ve Sema'nın sikilmedik yeri kalmadığı gibi ben de pantolonum çıkmış domalmış pozisyonda götümde bir sızıyla buldum kendimi. Zorlukla giyindim, karımın çarşafını üstüne uydurabildiğim kadar uydurdum, ayakta durmakta zorluk çeken eşimin koluna girip sendeleyerek arabaya giderken hizmetliler büyük bir saygıyla bizi yolcu ediyorlardı. Arabada Mesut bey bizi bekliyordu ve buyrun beyefendi diyerek kapıyı açtı. Hiçbir şey olamamış gibi otele gittik. Uyandığımda öğlen olmuş mesajlar birikmişti ve İran'a gelme nedenim olan işi kaçırmıştım ama Sema dönüp "Akşamki nargilede esrar mı vardı allaşkına?" dediğinde gülmekten ölecektim.
Published by mardinli007
9 years ago
Comments
Please or to post comments