zaporn.net
Karantinada imkansız aşk 1 (Alıntı)

Karantinada imkansız aşk 1 (Alıntı)

Kardeşimin ziyareti ve üstüne karantina altı ayda tüm hayatımı değiştirdi hem de kökünden. İstanbul’da bilgi işlem proje yöneticisi olarak çalışıyorum, işlerimin çoğu yurt dışına yani genelde hep evdeyim. ABD ile eş zamanlı olmak için çoğunlukla gece çalışır gündüz uyurum, düzenli hayatımın alt üst olması Almanya’da geçici öğretim görevlisi olan ikiz kardeşimin yılbaşı tatilinden dönerken bana uğradığı Ocak ayı sonunda başladı.

Eve gidip gelenim çok o yüzden bir sene evvel bitişik villa tipi 12 daireli bir siteden ev aldım, gündüz uyu akşam çalış şeklindeki iş hayatım ve arkadaş çevrem ile eğlendiğimden komşuların hiç birini tanımam. Sevgili kız kardeşimin abisi olarak ondan 15 dakika önce doğdum. Kardeşim ile o geldi diye bir haftalığına geldim diyen annem ise benim tam tersim karakterdeler, iki günde tüm site ile arkadaş olmuşlardı bile, geldikleri ikinci gün öğleden sonra üç sırasında yaptığım kahvaltıda da başımda dikilmiş anlatıyordu kardeşim.

-Yan taraftaki kız ile tanışmamışsın hala. Geçen sene babalarını kaybetmişler uğramamışsın bile.
-Sence haberim var mıydı?
-Asosyalsin, kız şimdiye kadar gördüğüm tüm kız arkadaşlarından güzel ama bizden bir yaş küçük, annesi desen 49 demezsin abla kardeş gibiler, anneler baş göz etmeye hazırlar bile sizi.
-Hesap tutmadı matematikçi kardeşim kız 32 anne nasıl 49 olsun.
-16′sında 30 yaşında adam ile evlendirmişler, anladığım kadarı ile adam zengin ama sorunlu bir tipmiş, düğün fotosunda bile 50′sinde gösteriyordu.
-Yuhh fotolara da mı baktınız?
-Senin her şeyini anlattı annem.
-İyi de sen niye bana bunları anlatıyorsun?
-Kızını seninle tanıştırmak için yanıp tutuşuyormuş taşındığından beri, yarın kahvaltıya çağırdık.
-Bir an önce annemlere gitseniz de ben de eve arkadaş çağırabilsem ona ne dersiniz?

Laftan anlamaz ve yerinde duramaz, şimdi bir de annemden destek alıyor.

-Bu akşam ABD ile telekonferansım var erken kalkamam, size kahve içerken katılırım

dememe ikna oldu sonunda, heyecan ile komşuyu arayıp bu durumu da anlattı. Keşke o kahveye de katılmasaydım, bire geliyordu uyandığımda, aşağıdan gelen gülüşme sesleri kafamı toparlamamı sağladı, akşam yemeğinden sonra biraya başlamış sabaha karşı bilgisayar başında sızmıştım. Hemen doğru düzgün giyinip aşağı indim, annemin

-nihayet kalktı bizimki

demesi ile yan komşum ayağa kalkıp koltuk üstündeki yeleği omzuna aldı, ben ise ayakta kalakaldım. Bir yetmiş civarı boy, altın sarısı saçlar, pırıl pırıl yeşil gözler, kesinlikle bu coğrafyaya ait olmayan düz küçük bir burun, üzerindeki hafif diz altı kalçalarına oturan elbisenin daha da ince gösterdiği ince bir bel, çevresinde bir ışık vardı sanki. Havadaki elini ne zaman fark ettim bilemiyorum.

-Kızım da kek yapmıştı onun için yan tarafa geçti şimdi gelir

dediğinde kıvrılan dudakları, hafif ruju ile daha da parladı. Gülümsedi, bir küçük gamze belirdi dudağının kenarında, boş beleş nasılsınız iyimisiniz sohbetleri sırasında aklımda hiçbir şey yoktu, kafam boşalmıştı. Kardeşim ile konuşurken yandan kusursuz profiline, elbisesinden belirgin dolgun göğüslerine ve orta boy eteğinden görüldüğü kadarı ile ince bacaklarına bakıyordum, kızı da geldi, evet kardeşim haklı idi güzel bir kızdı ama söylediği tek bir cümleyi dinleyemeyecek kadar karşımda oturan kraliçeye odaklanmıştım.

-Yuh hayvan

dedi misafirler gider gitmez kardeşim.

-Kadının derdi kızını sana vermek, sen kadının ağzının içine düştün.
-Ben böyle güzellik görmedim şimdiye kadar, hakkındaki her şeyi öğren benim için, hatta kahvaltı, ikindi, akşam ne zaman olursa bir arada olalım. Anneme çaktırmadan biraz daha kalmaya ikna et.

Kahkahalar ile güldü.

-Oha annem duysa keser seni.
-Geçen seneki profesör sevgilin kaç yaşındaydı kardeşim.
-Tamam sus sus, hangisini ayarladığım önemli değil benim için, arabamı yeniler misin?
-Anlaştık.

O da İstanbul’da arkadaşlar ile buluşacağım biraz daha kalalım diye annemi ikna etti, neredeyse iki ev arasındaki duvar dışında bir hafta içinde bir arada yaşar gibi olmuştu gündüzleri üç kadın, akşamları çalışan kız da gelince dört kadın. Kardeşimin durdurulamaz yırtıklığı ile yirmi yıllık ahbaplar kadar tanıyorduk birbirimizi. Ben yukarı katta çalışıyor konuşulanları pek duymuyor ama kardeşimden tüm bilgileri alıyordum, annesi iki de bir beni kızı ile baş başa bırakmaya çalışıyor ama benim kalbim bana adımı her söylediğinde göğsümden fırlıyordu. Kardeşim işini iyi yapmış haklarında her şeyi öğrenmişti. Kadını ********** zengin bir ailenin hastalıklı, otuzunu geçmiş oğluna vermişler despot, tutucu, cimri bir adam olması yanında son on yılı da yarı yatalak olarak geçirmiş, şimdi günde iki saat görüştüğüm kızının tek bir arkadaş edinmesine izin vermemiş, işe bile sokturmamış, istemeye gelenlere de paramızı istiyorlar diye hayır demiş.

Annem eve dönünce de devam etti kardeşimin performansı, kızın bakire olduğu garanti gibi ama kardeşim yine de çat diye sormuş. Üniversitede babasından gizli kapaklı süren bir ilişki dışında erkek arkadaşı bile olmamış, babası öldükten sonra dayısının yanında aile şirketinde çalışıyormuş,

-hatta senin sevgilin olan anası da bakire sayılır

diye de alayını sürdürdü. Sümsük herif hep yarı hasta imiş, evler arası git gellerde aşkım ile aram daha ısınmış o da gündelik kıyafetler giymeye başlamış, bir iki kere Filiz Hanım demiş sonra Filiz desem daha doğru hepimizden genç ve güzelsiniz diye o engeli de kaldırmıştım. İki hafta içinde kızı Hülya ile de flörtleşmeye başlamıştık, daha çok Hülya’nın zorlaması ile. Çat kapı yalnız olarak da bize geliyor, bana kekler çörekler getiriyor, kardeşim de bizi baş başa bırakıyordu. Kardeşim zaten Filiz ile komşu günlerine başlamıştı bile, zaten kısa süre sonra gideceğiz bir daha ne zaman geliriz bahanesi ile neredeyse her öğünde onları bize çağırıyor, ertesi öğün onlar bizi davet ediyordu. Annesinden biraz kısa ama onun kadar beyaz tenli, renkli gözlü, siyah saçlı, zayıf ince bir kadındı Hülya. Evet kardeşim haklı idi güzeldi, hatta ortalamanın çok üzerinde güzel ama ben hayatımda ilk defa büyülenmiş gibi tanımadığım birine aşk ile bağlanmıştım, annesine. Kardeşim kızını bir bahane ile masadan her kaldırdığında sadece ona bakarak yüzünü ezberlemeye çalışarak Filiz’i dinliyor, her fırsatta güzelliğine zerafetine övgüler yağdırarak hafif kızaran yanaklarını, gülerken kıvrılan dudaklarını öpmemek için kendimle savaşıyor, online market siparişlerinde yardımcı oluyor, her sipariş ile birlikte her ikisine de çiçekler getirtiyor, kızı mahçup teşekkür ederken Filiz’in her teşekkürüne güzelliğine dem vurarak cevap veriyordum. Hatta kardeşimin abarttın demesine rağmen Filiz’in 49. Yaş günü için kestiğimiz pasta sonrası oldukça pahalı bir çanta hediye etmiştim aşkıma. Teşekkür için yanağı yanağıma değen bir öpücük verdiğinde kız arkadaşına dokunan ortaokul öğrencisi gibi her noktam terlemiş kızarmıştım, hele annemler ile sohbete dalıp yaş günü için giydiği şık kıyafet üzerindeki yeleği çıkartınca aklım tamamen gitmişti, derin göğüs dekoltesi siyah kıyafet ile daha da çekici idi ve bakışlarımız ne kadar rahatsız etti ise iki dakikada yeleğini geri giymişti. Ertesi gün yeni çantası ile bize oturmaya geldiğinde

-çantayı ilk gördüğümde siz aklıma geldiniz tam bir prenses çantası

dediğimde mahçup olmuş,

-bizim prensesliğimiz mi kalmış

dediğinde,

-bence yaşınız hep 18 de kalmış keşke tanımak için bu kadar geç kalmasaydım

diyerek, gece boyunca kardeşimin alay konusu olmuştum.

O günden sonra Filiz benimle yalnız kalmamaya özen göstermiş ama gidip gelmelerde giydiği kıyafetlerin şıklaşması ve hafif makyaj yapmaya başlaması beni iyice aşka düşürmüştü. Kardeşimin dediği gibi kadın ona yazdığımın farkında ama bunu kızına sokulmak için yaptığımı yoksa kafadan ona mı yazdığı konusunda kararsız. Alt katta yalnız oturduğumuz bir gün Hülya’nın kanepeye yanıma gelerek bana sokulmaya çalışması komik olmuştu, belli ki yıllardır saklamadan yaşadığı ilk flörtüydüm ve benden hala bir adım gelmediğinden ne yapacağını bilmez halde uzun uzun gözlerime bakmıştı, tepkisiz kalmadım ama sadece el ele oturmuştuk, normal şartlarda evimde böyle güzel bir kadın ile yalnız kalsam çoktan çatır çatır sikiyor okurdum. Bir kaç gün böyle sürdü çekingen aşık öpüşmeleri, bir akşam günlerdir evde oturmanın azgınlığı ile elindeki kek tepsini çeker çekmez dudaklarına yapıştım, çekingen ne yapacağını bilmez halde ağzını bile aralayamadı ayak üstü öpüşmemizde. Kıyafetleri üstünden elim sırtında kalçalarında gezerken diğer elim ile dudaklarını araladım, kalın alt dudağı titrerken hafif hafif emdim, daha güzel karşılık verdi bu sefer, elim bacaklarında gezmeye başlamıştı bile,

-yukarı çıkalım mı

dediğimde ürkerek geri çekildi.

-Ben kimse ile birlikte olmadım

dedi sessizce.

-Sen istemeden hiç bir şey yapmam ama o güzel vücudunu görmek öpmek istiyorum

dedim. Yanakları iyice kızardı, getirdiği tabakları alıp kapıya giderken kolundan yakaladım.

-Yarın aynı saatte ama bu sefer benim odamda

dedim. Cevabını beklemeden dudaklarından öpüp ince belini göğsünü okşadım, göğüs uçlarının sertliğini hissedince elbise üstünden yavaşça sıktım.

-Ne dersin yarın üst katta bir adım ileri gitmeyi konuşuruz ilişkimizde.

Tanışalı daha bir ay olmuştu ve ciddi bir ilişkiden bahsediyordum, bir ay ama günde iki öğün yemek, saatlerce akşam oturması, odamda ergen sohberleri ile neredeyse bir yıllık buluşma sayılırdı. İki saat sonra her akşam üstü kahve içtiğim saatte zaten hep yarı açık olan teras kapısı tıklatılınca açtım, bu sefer sadece Filiz gelmişti,

-Hülya biraz alışverişe kuaföre filan çıktı

dedi. Karşımda yalnız otururken gözlerimi ayırmadan kardeşimin tanımı ile öküz gibi veya salak aşık gibi bakıyordum aşkıma. O güzel yüzü, beyaz kuğu boynu, giydiği ince gömlek altından belli olan göğüsleri, diz altı ama bacaklarını saran gündelik eteğin altından görülen ipince bilekleri, sanki her gün daha güzelleşiyordu, kalçaları nasıl bu kadar bozulmadan kalmıştı?

-Cevap vermedin

deyince rüyadan uyandım. Ne sormuştu ki?

-Hülya ile bir şeyler konuşmuşsunuz bu gün.
-Evet, belki biraz daha yakınlaşsak daha iyi olur diye düşündüm.
-Ben de onu konuşmak istedim, çocuk değilsiniz ikiniz de ama Hülya’nın neredeyse hiç erkek arkadaşı olamadı. Babası yüzünden zor günler yaşadı, gerçek dünyayı hiç bilemedi lütfen aklında bulunsun. Olmadık hayallere kaptırıp üzmesin kendini, hayatta başka kimsem kalmadı.
-Biliyorum o yüzden ben de sırf Hülya üzülmesin diye olmadık hayallerime set çekmeğe çalıştım günlerdir ama çok güzel bir kız dur diyemedim kendime.
-Ne kadar iyi bir insansın

dedi. Gözlerime baktı sevgi dolu idi, benimse aşk dolu idi gözlerim.

-Kardeşim biraz boş boğaz, senin de evliliğinin zor geçtiğini anlattı, iki mükemmel kadının da onlara kendini adayacak bir erkek ile olmalarını dilerdim.
-Geçti gitti artık, bunları dert etmek için çok yaşlıyım.
-Hayır, eminim onlarca gizli aşığınız vardır hala çevrenizde.
-Olsa ne olur, ellime merdiven dayadım.

Arsızca vücudunu süzdüm.

-Bu güzellik yediden yetmişe her erkeği çıldırtır.

Yüzü kızardı. Daha iyi zaman olamaz dedim kendi kendime veya bekleyecek tahammülüm de kalmamıştı artık.

-Hülya çok sevilecek bir kadın ama ona yakınlaşmaya beni iten bambaşka bir şey, ben ilk gördüğüm andan beri sana aşığım hem de delice bir tutku ile.

Yüzü kıpkırmızı, alt dudağı şaşkınlıktan hafif sarktı, ahh böyle çok daha güzeldi. Cevap bulamadı, şaşkınca baktı sonra espri yaptığımı düşündü ki kahkaha attı.

-Şaka yaptığımı mı düşündün. Böyle olmadığını biliyorsun.

Uzanıp iki elini birden tuttum, şaşkınlıkla ellerini çekmeye çalıştı bırakmadım.

-Beni yıkacak bir cevap verme sakın, sessiz kalman yeterli ama gerçek bu. Çok kadın tanıdım ama sen hayatımdaki en güzel kadın, belki de ilk aşkımsın. Günlerdir her gecemin uykusuz geçmesinin senin yanında konuşamamanın, gönderdiğim çiçeklerin hediyelerin nedeni bu. Gecelerimde sadece sen varsın, senin kokunu düşünerek yatağımı seninle paylaştığımı hayal ederek uyumaya çalışıyorum.
-Ben ama Hülya

gibi bir şeyler kekeledi, aklım yerinde olmadığından ellerinden çekip ona doğru öpmek için uzanmaya çalışırken

-bırak ellerimi

diye sesi yükseldi, aniden kalktı evden gitti. Akşam kardeşime anlattım her şeyi.

-Tam bir gerizekalısın, tanımasam hayatında başka kadın olmadı derim ama madem battın aç bir şarap

dedi. Oturduk sabaha kadar içtik, tabii ki sabaha kadar alay etti benimle, sabah kahvaltısından sonraki kahve buluşmamıza biz onlara giderdik hep, gittik de.

-Annem biraz rahatsız, abisi geldi doktora gittiler

diyen Hülya elleri titreyerek gözleri bende servis yaptı. Çakal kardeşim

-ben bu gün annemlere gidiyorum haftaya da Almanya’ya, haftaya uğrarım görüşürüz artık
deyince Hülya ile sadece bakıştık bir süre. Üç gibi aradı

-bir şeyler hazırladım gel
-annen gelmedi mi
-yok, ben gece dayımla Fransa’ya uçacağım ya o da yengemle kalacakmış bu gece.

Sanki onun seyahat programını hatırlıyorum, kadın evde yalnız kalmaktan korktu demek ki.

-Bana gel hemen

dedim. Beş dakika sonra içeri girdiğinde

-ama çok güzel kek yapmıştım

gibi bir cümleye başlamaya çalıştı. Aklım zaten gitmiş bütün gece uyumamışım, konuşmadan sarılıp bir kere öptüm, elinden tutup hiç bir şey yokmuşçasına merdivenlerden yukarı çıkarttım, odamdan içeri girerken,

-Dün alışverişe gitmişsin
-Hı hı bir kaç ufak tefek eksiğim vardı

dedi. Kollarım ile sarıldım hafifçe öptüm.

-Saçların çok güzel olmuş, başka nerelere bakım yaptırdın?
-Kadınca şeyler işte

diye itekledi beni.

-Hepsini kontrol edeyim o zaman

dedim. Mahçupça güldü, üniversitede bir çocuk ile bir kaç öpüşme dışında tecrübesi olmadığını anlatmıştı kanepe sevişmelerimizde. Dudaklarını öpüp dünkü gibi parmaklarım ile aralayıp dilimi üzerlerinde gezdirirken aklım Filiz’de ama bir aydır sevişmemiş azgınlığım giydiğim eşofmanda çadır kurmuş bacak aramdaydı. Hiç nazik olacak romantik öpücükler ile zaman geçirecek modda değildim, zaten bir yandan dudaklarına saldırmışken bir yandan gömleğinin düğmelerini açmaya başladığımda karşımdaki afetin azgınlığının benden fazla olduğu ortaya çıktı. Penye mi çekiştirerek üzerimden attı, o sütyen ile benim üstüm çıplak birbirimize bakarak iki saniyede o eteğinden ben eşofmandan kurtulup tekrar saldırdık birbirimize.
Published by afuygun
8 months ago
Comments
Please or to post comments