zaporn.net
Hapishane Arkadaşım 7

Hapishane Arkadaşım 7

Karım bir Hakan'la, bir benimle dans ediyor, ikimize de ayakta veriyordu. Sürekli içtiğimiz viskiler ise işin iyice çığırından çıkmasına neden oluyordu.

Artık Hakan'ın elleri de iyice saldırganlaşmaya başlamıştı. Bir eli çoğunlukla arkadan Gül’ün eteğinin altına giriyor ve onun çıplak kalçalarını adeta yoğuruyordu. Artık masaya dönerken kalkmış sikini benden saklamaktan da vazgeçmiş gibiydi.

Karım ise kendini tümüyle kaptırmıştı. Kelimenin tam anlamıyla ayakta sikişiyordu artık. Yine Hakan'la dans etmekte olduğu bir anda, birden vücudunun sarsılmaya başladığını gördüm.

Tanrım belini getiriyordu. Orada öylece dans ederken, ya da daha doğrusu bu kocaman sikli herife ayakta verirken belini getiriyordu.

Daha sonra gelip oturduklarında, yüzündeki ifade müthişti Gül’ün. Yorgun ve mutlu görünüyordu. Yeniden beni dansa kaldırdı.

“Ohhhh müthiş bir şey bu sevgilim…” diye fısıldadı kulağıma, “Ayakta sikiyor beni… Çıldırtıyor… Belimi getirdi… Ohhhh belimi getirdi…”

“Gördüm…” diye fısıldadım ben de, “Gerçekten de müthişti…”

“Ahhh sevgilim… Sikilmek istiyorum… Ohhhh sikilmek istiyorum…”

“Artık eve dönelim istersen…”

“Dönelim sevgilim… Sabırsızlanıyorum çünkü… O kocaman sikin tekrar içime girmesini istiyorum… Ohhhh çok istiyorum…”

Masaya döndüğümüzde, de hemen garsona işaret edip hesabı istedim. Dışarı çıkınca, kapıdaki duraktan bir taksiye bindik yine. Karımın elinden tutup, önce ben daldım içeriye. En son da Hakan bindi.

Gül yine aramızda kalmıştı. Koltukta biraz yan dönüp, dizlerini yukarı çekti sonra da başını boynuma gömdü. Neden böyle bir şey yaptığını ise hemen anladım. Hakan'a duyurmadan, bir şeyler söylemek istiyordu bana.

“Ahhh biran önce gidelim evimize sevgilim… Çok istiyorum anlıyorsun değil mi? Neler oluyor böyle sevgilim?” diye fısıldadı.

Hafifçe başımı sallayarak yanıtladım onu. Sonra gözüm Hakan'a takıldı. Aşağıya, karımın kalçalarına bakıyordu. Tanrım koltuğun üstünde böyle dönünce, eteği iyice sıyrılmış, kıçı olduğu gibi meydana çıkmıştı.

Bunu bilerek, planlayarak mı yapmıştı bilmiyorum. Ama manzaranın Hakan üstündeki etkisi müthiş olmuştu. Kafayı bulmuş olduğunu görebiliyordum.

Bana hiç aldırmadan, gözlerinin önündeki güzellikleri seyrediyordu. Sonra sağ elini oraya götürdüğünü gördüm. Hafifçe inledi Gül. Sonra tüm vücudu titredi.

“Ohh sevgilim…” diye fısıldadı, “Parmaklarını soktu içime… Ahh birini amıma, birini götüme soktu… Ahhh…”

Bu sonuncu inlemesi biraz yüksek olmuştu. Gerçi Hakan'ın artık hiç bir şeye aldırdığı yoktu ama, taksi şoförünün hemen dikkatini çekmişti bu inleme. Onun bası taksilerde bulunan ve arka koltuğu görmesine yarayan ikinci dikiz aynasına göz attığını fark ettim. Sonra elini götürüp, biraz ayarıyla oynadı aynanın.

Birden durumu kavradım. Ben göremiyordum ama, şoför Hakan'ın karıma yaptıklarını görebiliyordu. Arabanın hızının giderek düştüğünü fark ettiğimde, bundan emin oldum. İşin garibi, bunun beni daha da tahrik etmesiydi.

Bir taksinin içindeydik. Karım başını boynuma yaslamış, kıçını öbür tarafında oturan traşlı kafalı bir azmana sunmuş, o da bir parmağını amına, diğerini de götüne sokmuştu.

Tek başına bu bile uçurucuydu zaten. Ama şimdi bunlara, bir de her şeyi seyreden taksi şoförü eklenmişti. Benim sikim de Hakan'ınki de saatlerdir kazık gibiydi. Şimdi bir de taksi şoförünün kalkıp kazık gibi kesildiğinden hiç kuşku duymadığım siki vardı.

Gül, kelimenin tam anlamıyla, zevkten mahvolmuştu. Amının o inanılmaz sik kaldırıcı kokusu, şimdi taksinin içini yoğun biçimde doldurmuştu. Vücudu, kontrol etmek için çaba harcamasına rağmen, hafif hafif kıvranıp bükülüyordu. Belini getirmek üzere olduğunu anlıyordum.

Bereket, tam o anda evin önüne ulaştık. Bu da, hepimizin kendini toplaması için yeterli oldu tabii. Parasını verirken şoförle göz göze geldik. Pis pis sırıtıyordu.

Eve girdiğimizde, karım doğru salona yürüdü. Biz de peşinden gittik tabii. Doğru bara yöneldi Gül ve üçümüz için de birer bardak viski hazırladı. Salonun ışıklarını iyice kıstı ve sonra da elinde uzaktan kumandalarla, gidip televizyonun karşısındaki deri kanepenin tam ortasına oturdu.

Gündüz Hakan'ın onu siktiği kanepeydi bu. Bunu hatırlamak bile son derece tahrik edici geliyordu bana.

“Evet… Herkes yerini alsın bakalım… Şimdi film seyretme zamanı…”

Ne olduğunu ben hemen anlamıştım tabii. Hakan ise anlamamıştı ne olduğunu. Başımla ona işaret ettim, kanepeye gidip, karımın iki yanına oturduk. Gül önce bardağını havaya kaldırıp bizleri de içmeye zorladı. Ardından, ayakkabılarını ayaklarından çıkarıp arkasına yaslandı, sonra da önce televizyonu açıp video kanalına aldı ve DVD'yi çalıştırdı.

Dev ekranda ilk görünen, seyredeceğimiz filmin adıydı. Yunanistan Macerası. Sonra Atina Havaalanı'nın görüntüleri geldi ekrana. Oyuncuların isimlerini bu fonun üzerinde izledik. Bir Danimarka filmiydi bu. Bu da, bayağı iyi şeyler seyredeceğimizin habercisiydi.

Söz konusu Yunanistan macerasına çıkanların Danimarkalı genç bir karı-koca olduğunu da, kamera uçaktan inenler arasında ikisini seçtiğinde anladık. Kadın kahraman gerçekten çok güzel ve çekici bir sarışındı. Kocası rolündeki genç de yakışıklı sayılırdı.
Hakan, gözleri ekrana yapışmış seyrediyordu. Seyredilecek olanın nasıl bir film olduğunu şimdi anlamıştı. Gül bana bakıp göz kırptı ve hafifçe gülümsedi. Bu arada karı-koca bir taksiyle Pire'ye gitmişler, orada da, bir adaya gitmekte olan küçük bir gemiye binmişlerdi.

Gemi kalkar kalkmaz, işler de kızışmaya başladı tabii. Karı-koca, üst güverteden Pire'yi seyrediyorlardı. Hemen altlarındaki güvertede onları seyretmekte olan iki tayfa vardı. Daha doğrusu, kadının rüzgârda uçuşan eteklerinin meydanda bıraktığı bacaklarını, hatta çıplak kıçını seyrediyorlardı.

Bir süre sonra da, erkek kamaraya gidip biraz uyumak istiyor, kadınsa güvertede kalıyordu. Tabii tayfalardan biri anında onun yanında bitiyor ve konuşmaya başlıyordu.

İnsan, konunun gemilerin makineleri olmasını ilk başka pek anlamıyordu tabii ama, tayfa kadını gezmek için makine dairesine gelmeye ikna edince, işin nereye varacağı da belli oluyordu tabii.
Bundan sonrası ise çok çabuk gelişiyordu. Gürültüyle çalışan makinelerin arasına girer girmez tayfanın elleri kadının vücudunda dolaşmaya başlıyor, o da biraz direndikten sonra bu daracık ve yağlı yerde sikilmeye razı oluyordu.

Öne eğilip ellerini kalın bir boruya dayadığında da, tayfa arkasına geçip, bayağı büyük görünen sikini bir anda amına sokuveriyordu. Çok kısa bir süre sonra da, ikinci tayfa çıkıyordu ortaya. En az arkadaşınınki kadar büyük siki elinde kadının karşısına geçtiğinde, önce biraz itirazla karşılaşıyordu gerçi, ama sonra sikini tapa gibi kadının ağzına sokup, onu susturuyordu.
Devamı ise gerçekten tahrik ediciydi. İki tayfa kadını önce amından, götünden, ağzından sikiyorlar, sonra da aralarına sıkıştırıp asıl yapmak istediklerini yapıyorlardı. Kocaman siklerin biri amına, öbürü götüne girip çıkarken, kadın da kendinden geçiyordu tabii.
Dev ekranda tüm bunlar olup biterken, karım da kendini iyice kaptırmıştı. Yüzündeki ifade müthişti. Bir elini bacaklarının arasına sokmuş, hafif hafif amıyla oynuyordu. Eteği, neredeyse beline kadar sıyrılmıştı.

Hakan ise kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş gibi seyrediyordu. Burun kanatları kabarıp açılmış, pantolonunun önü, çadır gibi kabarmıştı. Onu seyrettiği sikişten koparan Gül’ün ağzından çıkan küçük inleme oldu.
“Offf müthiş…” dedi karım, “Nasıl sikiyorlar kadını, görüyor musunuz? Müthiş…”
Hakan'ın gözleri alev alev yanıyordu. Beni görmüyordu bile. Bakışlarını tepeden tırnağa Gül’ün üstünde dolaştırdı. Neredeyse aynı anda, ekrandan, belini getirmekte olan kadının çığlığa benzer inlemeleri yükseldi. Üçümüz de, yeniden dikkatimizi oraya verdik.

İki Yunanlı tayfa kadına bel banyosu yaptırıyorlardı. Sonra sikiş bitti. Sahne değiştiğinde ise gemi hedef adanın iskelesine yanaşmıştı ve Danimarkalı karı-koca, limana yakın otellerine yerleşiyor, sonra da otelin plajına gidiyorlardı tabii.

Kadın üstsüzdü. Bu da, çevredeki Yunanlı'ların ona büyük ilgi göstermelerine neden oluyordu. Karı-kocanın kumlar üstünde yattığı yerin çevresinde dolaşıp duruyorlardı. İçlerinden iki tanesi ise özellikle saldırgandı. Onların biraz uzağında kumların üstüne oturup kadını seyretmeyi sürdürüyorlar, bu arada da, küçük mayolarının altından belli olan siklerini açık açık okşayıp duruyorlardı.

Bu durum, bir süre sonra kadının dikkatini çekiyordu doğal olarak. Artık o da Yunanlı'ları seyrediyor ve tahrik olduğunu belli ediyordu. Sonunda da, bir bahane uydurup kocasının yanından ayrılıyor ve otele doğru yürürken, adamların gözlerinin içine davetkâr bir şekilde bakıyordu. Tabii onlar da, hemen kalkıp peşinden gidiyorlar ve sonunda kadın onları, odasına kadar götürüyordu.

Bundan sonrası, yine tam bir sikiş cümbüşüydü tabii. Küçük bir girişten sonra, adamlardan biri yatağa uzanıp kadını üstüne alıyor, ikincisi ise arkadan yaklaşıp, sikini götüne sokuyordu.

Doğruyu söylemek gerekirse, iki sikin birden kadının deliklerine girip çıkışını gösteren yakın plan çekimler müthiş tahrik ediciydi. Sikler, bir motorun pistonları gibi, giriyor, çıkıyor, giriyor, çıkıyordu. Kamera daha geniş planlara geçtiğinde ise kadının zevkten çıldırmış bir halde olduğunu görebiliyorduk.
Tam bunları düşünürken, birden karımın elini sikimde hissettim. Parmakları kıpır kıpırdı. Sonra öbür elinin de Hakan'ın sikine uzanmış olduğunu gördüm.

Gözleri hala ekrandaki sikişteydi. Ona yardımcı olabilmek için pantolonumun fermuarını indirip, sikimi dışarı çıkardım.

“Ohhhh ben de böyle sikilmek istiyorum…” diye inledi, parmakları sikimin çevresine dolanırken, “İstiyorum sevgilim… Ohhhhh çok istiyorum hem de…”
Published by toroci55
3 years ago
Comments
Please or to post comments